Y Harfi
YABA: Metal veya ağaçtan yapılma büyük diyren.
YALAKLI: Yüzünde yemek artıkları bulunan. Yağcı, omo.
YALLOZ: Laubali davranışları olan.
YALUKLANMAK: Sahiplenmek.
YANBEGİ: Eğri, yamaç. Muzip (mec.)
YANGAZ:
YANGUR YUNGUR: Uluorta, gelişigüzel, düşünmeden konuşma.
YANUÇ: Bir şeyin bütünlüğü bozulmuş hali. Bir tarafı sakat veya yanmış olan.
YAPİ: Ev.
YARIM: Hububat ölçü birimi.
YARMAÇA: Balta ile büyükçe parçalanmış odun.
YAŞMAK: Yüz örtümü.
YEGİN: Hızlı, çabuk; aceleci.
YELLİ:Hızlı.
YELVA: Ağırbaşlı olmayan. Aceleci.
YENCİLEK: Yükte hafif. Ağırbaşlı olmayan.
YENCÜK: Ezik, yassı hale gelmiş.
YENGİ: Az önce, demin.
YETESİYELİK: Kâfi derecede, yeteri kadar.
YIĞINAK: İmece usulü ile yakacak odun getirme işi.
YILKI: Tek başına, yalnız, başı boş.
YOĞUMSUZ: Uğursuz.
YOLPAK: Çocuk kundağı.
YORGA: Atların rahvan yürüyüşü.
YOZ: Olmamış, kemâle ermemiş. Genç sığır.
YÖŞA: Topraktan çıkartılan bir maddenin suda eritilmesi ile yapılan; marangozların kullandıkları ve öküzlerin boynuzlarını boyamada kullanılan kırmızı renk boya, bu boyanın ana maddesi.
YÖŞÜMEK: Çok yorulmak, çalışma isteğini kaybetmek.
YUKLAMAK: Uyumak, uyuklamak.
YUYUNTİ: Bulaşık suyu.
YÜNGÜL: Yükte hafif. Ağır başlı olmayan (mec.)
YÜZÜN: Derin olmayan, sığ.