DOLAR 35,1981
EURO 36,7471
ALTIN 2968,734
BIST 9724,5
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum °C

Ölüm Her İnsana Aynı Yakınlıktadır

09.04.2013
757
A+
A-

Kanser olduğunuzu yada trafik kazasında ağır yaralandığınızı düşünün. Ve ömrünüz çok az kalmış olsun. Bunu öğrendiğiniz andan itibaren nasıl bir insan olurdunuz? İşte o an ne yarın yapacağınız iş görüşmesinin, ne hayatınızın dönüm noktası saydığınız sınavınızın, ne de katılacağınız çok önemli bir partinin anlamı kalırdı.

Ölümünün yakın olduğunu bilmek iman eden ve etmeyen yada imanı zayıf olan insan arasında farklı tepkilere neden olur. İmandan uzak kişiler böyle bir haberde sarsılırlar ve düşünmeye başlarlar. Ancak düşündükleri dünyanın nimetlerinden ayrılma ve ölümle birlikte ne yaşayacaklarının korkusudur. Bunu da bir müddet düşünürler ve eski umarsız, gaflet halindeki yaşamlarına geri dönerler.

Böyle bir durumda Müslüman zaten ömrü boyunca ölümü ve hesap vereceği günü beklediği için hazırlıklıdır. Ancak böyle bir haberi aniden duyduğu için ve ölümünün zamanı hakkında bilgi sahibi olmasından dolayı, tekrar ahlakını gözden geçirir, hızlı bir şekilde kendini geliştirme ve salih amel işleme konusunda acele davranır.

Müslüman böyle bir haberi hiç almayadabilir. Ancak Müslüman ölümün yakınlığını hissettiği andaki psikolojiyi hayatının her anında hissetmeye çalışmalıdır. Sanki böyle bir haberi her an alabilirmiş gibi düşünüp açık şuurlu davranmalı, güzel ahlak göstermede gevşekliğe düşmemelidir. Zira ölüm gerçekten de kişiye hiç beklemediği bir anda gelecektir.

“Sizin aranızda ölümü takdir eden Biziz ve Bizim önümüze geçilmiş değildir’’ (Vakıa Suresi, 60)

Ölümün yakınlığını hisseden bir Müslüman nasıl ki boş zaman geçirmemeye, gereksiz konuşmalarda bulunmamaya, güzel ahlak göstermede erteleme yapmamaya gayret ederse, bu haberi almasada aynı titizlikte olmaya gayret etmelidir. Ölümün mahiyetini ve Allah’a hesap vereceği gerçeğini kavramış bir insanın üslubunda enaniyet ve dünyevi menfaatler peşinde olan bir kişinin tarzı yoktur. Böyle bir insan nasıl ki güzel ahlakı yaşaması gerektiğini biliyorsa, etrafındaki insanlara da hayatta bulunuş amaçlarını ve Allah’ın gücünü anlatan samimi konuşmalarda bulunmaya çalışır.

Ölüm hissi insanın aklının tam açılmasına neden olur. İnsanın kıskançlığını yaptığı, rekabete girdiği, içinden çıkamadığını düşündüğü tüm konular bir anda silinir, yerine gerçekler gelir. Artık insan hiçbir detaya takılmaz ve hiçbir sorunu büyütmez, sadece nasıl salih amelde bulunabilirimin düşüncesi içinde olur. Böyle bir durumda insanın alacağı arabanın markası, parasını hangi bankaya yatıracağı, hangi üniversiteye gideceği uzun uzun aklını meşgul etmez, hatta umursamaz bile.

Ölüm sanıldığının aksine çok yakındır. Dünya hayatı bir göz açıp kapamada kadar kısa sürmektedir. Kimse sorsanız zamanın çok hızlı geçtiği, hiçbirşey anlamadığı konusunda hemfikir olduğunu görürsünüz. Ölüm aslında her insana aynı uzaklıktadır. Bazen genç bir insan yaşlı bir insandan, hatta bir bebek doğumdan hemen sonra ölmektedir. Rabbimiz insanların hesap günü dünyada kalış süreleri konusunda yapacakları yorumu Kuran’da şöyle haber verir:

“Dedi ki: Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız? Dediler ki: Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor. Dedi ki: Yalnızca az (bir zaman) kaldınız, gerçekten bir bilseydiniz,” (Mü’minun Suresi,112-114)

İnsan bu gerçeğe karşı son derece açık şuurlu olmalıdır. Hayatının her anını sanki her an ölüm melekleri gelip canını alabilirmiş gibi geçirmelidir. Bazı insanlar böyle bir yaşamın insanı dünya nimetlerine karşı soğutacağını, şevkini ve neşesini alacağını düşünebilir. Aksine ölümü düşünmek, Rabbimize hesap vereceğimiz gerçeğini kavramaya, ona göre hareket etmeye vesile olur. Ölümü sürekli düşünen insan, asıl güzelliklerin ahirette olduğunu bilir, dünya nimetlerine tutkun derecesinde bağlanmasının akılsızca olduğunu kavrar. Bu da insanı dünya nimetlerine sahip olabilmek için ömrü boyunca sıkıntılı, bencil ve nimetlerin bazısına sahip olamadığı için mutsuz bir yaşam sürmesine engeldir. Müslüman nimetleri Allah’ın bir tecellisi olarak görür, bunlara Allah’a yakınlaşmak için vesile olarak sahip olmak ister. Sahip olamasa da bir hayır görür, asla sıkıntı, stres, bunalıma girmez. Ahirette ise bu sabrından ötürü Rabbimiz’den bir müjde olarak cennetle mükafatlandırılır.

Yazan: Ayça SONER