OKSden SBSye
Durum böyle iken, üniversitelere öğrenci göndermede başarıları ile dikkat çeken Fen ve Anadolu liselerinin, sayılarının artırılmasının gayet doğal olacağı düşünüldü ve yerel düzeylerdeki taleplerin de baskısıyla bu liselerin sayıları hızla arttırılmaya başlandı. Sonuçta Fen ve Anadolu liselerinin sayıları 1300’lere dayandı ve ortaöğretim kurumları, bir kısım okullarının çok tercih edildiği ve bir kısım okullarının da iddiasız okullar olarak damgalandığı ikili bir yapıya büründü.
Özellikle 1998 Yılından sonra YÖK’ün yaptığı kat sayı düzenlemesiyle ÖSS ham puan ortalamaları yüksek olan bu okullar daha da avantajlı konuma geldi. Son yıllar itibarıyla Fen ve Anadolu liseleri ile Genel ve Meslekî liselerin arasındaki makas iyice açılmış oldu. Dolayısıyla ilköğretimi bitiren öğrencilerin gözünde bu okulları kazanabilmek varlık yokluk meselesi hâline gelmeye başladı.
İlköğretimi ve ortaöğretimi kuşatan bu gelişme, her açıdan ürperticiydi. Öncelikle sayıları az iken çok seçkin birer eğitim kurumu olan Fen ve Anadolu liseleri sayılarının çoğalmasıyla birlikte bu özelliklerini kaybettiler. İkinci olarak da ülkenin hangi ücra köşesinde olursa olsun, okulunu ve dersini önemseyen öğrencilerin iddialarını sürdürebildikleri ve gayret ettikleri zaman başarılı olabildikleri binlerce lise ve meslek lisesi de sıradanlaşarak “iddiasız” okullar haline dönüştü. Üniversiteye uzanan yolda ortaöğretim kurumlarının bu şekilde bir sınıflamaya dayalı yapıya dönüşmesinin yarattığı panik havasıyla 1980’li yıllara kadar sadece İstanbul ve Ankara gibi büyük illerimizde az sayıda bulunan dershanelerin sayısı inanılmaz boyutlara ulaştı. Zamanla dershaneler okulların önüne geçmeye, ilköğretim kurumlarımızdaki eğitim-öğretim önemini yitirmeye, 8. sınıfın sonunda düzenlenen OKS’yi kazanmak da öğrencilerimizin tek hedefi hâline gelmeye başladı. Tüm bu sebeplerle de OKS varlığını sürdürürken eğitimi iyileştirme adına yapılan bütün çalışmaların kalıcı bir etkisinin olmadığı da açık bir şekilde ortaya çıktı.
Dolayısıyla ilköğretimden yükseköğretimin sonuna kadar 16 yıl süren eğitim öğretim sürecinin tam orta yerinde, 8 inci sınıfın sonunda yapılan, hem ilk sekiz yıllık temel eğitim dönemini bloke eden hem de sonraki ortaöğretim ve yüksek öğretimi de içeren dönem için belirleyici unsur ve eşik hâline gelen, OKS’nin masaya yatırılması bir zorunluluk olmuştu
İşte eğitim sistemimizi derinden etkileyen ve başta müfredat yenileme olmak üzere, eğitimi iyileştirme adına yapılan birçok çalışmayı da âdeta anlamsız kılan bu problematik çerçevesinde yeni Ortaöğretime Geçiş Sistemi geliştirildi.