DOLAR 35,1981
EURO 36,7471
ALTIN 2968,734
BIST 9724,5
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum °C

Nene Hatunlara Çirkin İftira

19.02.2011
737
A+
A-

Demiryolları tarafından yolculara ücretsiz olarak dağıtılan Railway adlı derginin şubat sayısında, “Trenden Kaçan Oğlan” isimli bir yazı yayımlandı. Yazının altında TCDD Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müşaviri ve derginin yayın sorumlusu Mehmet Aycı’nın imzası var. Yazının muhteviyatından bahsetmeye benim terbiyem müsaade etmiyor. Kamuoyu, o yazıda dadaş kadınına atfedilenlerden basın yayın yoluyla zaten haberdar oldu. Bu sebepten dolayı bu çirkinliği, bu iftirayı tekrar etmek niyetinde değilim.  Yine de olaydan haberdar olamayanlar dilerlerse internette sorgulama yapıp olaya ilişkin haberlere ulaşabilirler. Ama şunu ehemmiyetle belirtmek isterim ki bu, haddini aşan bir beyandır, talihsiz bir açıklamadır, dadaş kadınına yönelik çirkin ve alaycı bir iftiradır.

 Üstelik böyle bir lüzumsuzluğu nakletmek nerden icap etmiş onu da anlamış değilim. Hem de bir resmî kurumun resmî bir dergisinde… Üstüne üstlük aynı dergide, altında Ulaştırma Bakanının imzasının olduğu bir yazı da yer alıyor. Hadi bunu da geçtik, yazılar yayınlanmadan evvel, yayımlanacak yazıları inceleyen bir kurul yok mu? Bu dergide yayınlanacak yazılar hakkında tek mesul ve görevli Sayı Mehmet Aycı mı? Bu gibi vahim hadiselere sebep olmamak için niçin yayımlanacak yazılar enine boyuna iyice irdelendikten ve incelendikten sonra yayımlanmasına müsaade edilmiyor? İşte, bütün bu sorulara müspet cevap alamadığımızdan olacak ok yaydan çıktıktan sonra geri dönmüyor ve vardığı hedefte bazen böyle tamiri mümkün olmayan tahribatlara sebep oluyor.

 Her şehirde, o yazıda bahsedilen olayların benzerleri yaşanmıştır ve yaşanıyordur da… Ya da Erzurum’a atfedilen olayın benzerlerinin yaşanmadığı şehir var mıdır acaba? Sanmıyorum… Ama bunlar münferit olaylardır. Bu münferit olayları umumileştirip bir şehirde çok sık yaşanan olaylarmış gibi nakletmek, o şehrin insanlarına karşı yapılabilecek en büyük hakarettir, en çirkin iftiradır ve bu yapılan da terbiyesizliğin dik âlâsıdır.  Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, bu çirkin iftirayı alaycı, aşağılayıcı bir üslupla nakletmeye ne demeli?..

 

***

Türkiye’de hatta dünyada kaç şehir vardır kadınları ile, anaları ile ünlü? Diğer bir deyişle kadın kahramanları olan kaç şehir biliyorsunuz? Bu şehirlerden bence ilki Erzurum’dur.  Hem de iki kadın kahramanı olan bir şehirdir Erzurum.

 

Şehrimizin bu kadın kahramanlarından biri Kara Fatma, diğeri ise Nene Hatun. Nene Hatun, tarihimizde 93 Harbi olarak bilinen 1877-1877 Osmanlı-Rus Savaşı’nda, Kara Fatma ise 1.Cihan Harbi’nde Türk’ün vatanına, istiklaline kısacası namusuna musallat olan düşmana haddini bildirmek için cepheye koşmuş; erkek gibi erkeklerle birlikte düşmanla savaşmış iki kahramanımız. Yine onlar; dik duruşu ile, gözü pekliği ile, kahramanlığı ile, vatanı ve milleti için yaptığı fedakârlık ile dünyada nam salmış dadaşları doğuran kahraman analardır. Öyle ya kahramanları doğuranlar, büyütenler ve onları kahraman yapanlar da kahramanlardır.

 Peki, nasıl oluyor da Nene Hatunlar, Kara Fatmalar namusuna göz diken düşmana haddini bildirmek için cepheye koşarken bunların kızları ya da torunları adeta namusunu, iffetini pazarlamak için trene atlayıp İstanbul’a gidiyor? Namusuna düşkün ananın, anaların yetiştirdiği kızları iffetsiz olabilir mi? Erzurum kadınının iffetsizliğinden dem vurmak demek, Nene Hatun’un ve Kara Fatma’nın da namus düşkünü olmadığına hükmetmek demek olmaz mı?

 Hasılıkelam, dadaşın kadını da erkeği de dün de namusuna düşkündü, bu günde namusuna düşkündür, yarın da böyle olacaktır. Bu yapılanlar çirkin bir iftiradan başka bir şey değildir. Yel kayadan ne koparır ki?.. Bu iftirayı atanın kabahatinden rücu edip Erzurum kadınının, dadaş analarının, Nene Hatunların, Kara Fatmaların elini öpüp özür dilemesini de istemiyorum; çünkü o eli öpecek dudaklar, öptüğü o pirüpak elleri de kirletir.

 Edep ve saygı sınırlarını bir hayli aşan ve koca bir şehrin analarını, kadınlarını ve onların çocuklarını, torunlarını töhmet altında bırakan bu olayı şiddetle kınıyor, dadaşları bu konudaki düşüncelerini yüksek sesle dile getirmelerini …diliyorum.

 Kaynak: http://www.cahitcan.com

Edep ve saygı sınırlarını bir hayli aşan ve koca bir şehrin analarını, kadınlarını ve onların çocuklarını, torunlarını töhmet altında bırakan bu olayı şiddetle kınıyor, dadaşları bu konudaki düşüncelerini yüksek sesle dile getirmelerini diliyorum.