DOLAR 35,33
EURO 36,7601
ALTIN 2957,863
BIST 9889,71
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum °C

Müslüman’ın Korkusuzluğu

03.12.2012
661
A+
A-

Allah, sonsuz merhameti ve ilmiyle Kendisi’ne tabi olan kullarının koruyucusudur. Onları şeytandan ve şeytanın askerlerinden sakındırır. Müslümanlara şeytanın taktiklerine karşı bir akıl açıklığı verir. Allah’a olan teslimiyeti ve sevgisi Müslümana çok büyük bir güç ve şevk verir. Müslüman bu güçle Allah yolunda büyük bir azimle çalışır. Müslümanların Allah’a olan bağlılıklarını kıskanan şeytan, bu yakınlığı bozmaya, Müslümanları güçten düşürmeye çalışır. Şeytanın bu anlamda denediği yöntemlerden biri Allah’a şirk koşmalarını, O’nun dışında başka varlıklardan korku duymalarına neden olmaya çalışır.

Bu yöntemlerle şeytanın amacı insanları Allah’ın zikrinden uzaklaştırmak, aklını kapatmak ve Allah’a güvensizliğe neden olmaktır. Bir Müslümanın şuuru ise Allah’ın izniyle hep açıktır. Şeytan ancak etkisi altına aldığı insanları kullanabilir. Rabbimiz bir ayetinde Müslümanın sadece Kendisi’nden korkması gerektiğini şöyle bildirir:

“İşte bu şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Siz onlardan korkmayın, eğer mü’minlerseniz, Ben’den korkun.’’ (Al-i İmran Suresi, 175)

Allah’a sevgisi zayıf olan insanların kadere olan inançları da zayıf olduğu için başlarına gelen olayların kendiliğinden gerçekleştiğini sanmaktadırlar. Olumsuz bir olayla karşılaştıklarında tüm düzeni kendilerinin sağlayacaklarını sandıklarından telaş ve sıkıntıya girerler. Şeytan Allah’a olan güveni az olan bu insanları daha kolay kandırır ve dünyevi birtakım şeylerle korkuya düşmelerine neden olur. Artık bu insanların hayatlarına ölüm korkusu, fakir kalma korkusu, kaza geçirme korkusu, yalnız kalma korkusu gibi korkular hakim olur.

“Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin -hayasızlığı emrediyor. Allah ise, size Kendisi’nden bağışlama ve bol ihsan (fazl) vadediyor. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir.’’ (Bakara Suresi, 268)

Samimi olarak iman edenler ise Allah’ı hakkıyla takdir ettikleri için O’nun gücünün de farkındadırlar. Allah’ın adaletinden, sevgisinden, merhametinden, tevbeleri kabul eden olmasından şüpheye düşmez, yarattığı kadere tam teslim olurlar. Gönülleri rahat, akılları açık, daima huzurlu ve mutludurlar. Bu yüzden teslimiyetsiz insanların yaşadığı korkuları yaşamazlar.

Müslümanların korkusuzluktan gelen cesaretleri ise diğer insanlardan çok farklıdır. Allah’ın zikrinden uzak insanların ise akıl ve mantık dışında gövde gösterisine daynan bir cesaretleti vardır. Müslümanların cesareti ise Allah’a olan güvenlerinden kaynaklanmaktadır. Bu, samimi iman edenler dışındakilerin anlayamacağı bir ahlaktır. Her konuda olduğu gibi cesaretin en güzel örneklerini peygamberlerde görürüz. Örneğin Hz. Musa Allah’ın emri üzerine Mısır’ın en azılı insanı olan Firavun’a tebliğe gitmiş, asla başına gelebileceklerden endişeye düşmemiştir. Müminlerle beraber Firavunun zulmünden kaçıp, rahat ibadet yapabilmek için oradan ayrılan Hz. Musa denizle karşıya karşıya kalıp, kaçacak bir yer olmadığında dahi Rabbine güvenmiştir.

İki topluluk birbirini gördükleri zaman Musa’nın adamları: “Gerçekten yakalandık” dediler. (Musa:) “Hayır” dedi. “Şüphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol gösterecektir.” Bunun üzerine Musa’ya: “Asanla denize vur” diye vahyettik. (Vurdu ve) Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu. Ötekileri de buraya yaklaştırdık. Musa’yı ve onunla birlikte olanların hepsini kurtarmış olduk. Sonra ötekileri suda boğduk. (Şuara Suresi, 61-66)

Aynı şekilde kendisini ateşte yakmak isteyen kavmine karşı korkusuzca davranan Hz. İbrahim’in ahlakı da tüm Müslümanlara örnektir.

“Dediler ki: Eğer (bir şey) yapacaksanız, onu yakın ve ilahlarınıza yardımda bulunun. Biz de dedik ki: Ey ateş, İbrahim’e karşı soğuk ve esenlik ol.” Ona bir düzen (tuzak) kurmak istediler, fakat Biz onları daha çok hüsrana uğrayanlar kıldık.’’ (Enbiya Suresi,68-70)