Erzurum °C
Köy Kültüründe Sosyal İlişkiler – Durmuş KILIÇ
Köy Sosyolojisi, tarım kesiminin problemleri, sosyal değişme(kırsal alanda), teknolojik değişmenin meydana getirdiği problemler, değer sistemlerindeki değişmeler, kasaba- köy- şehir ilişkileri, köyde liderlik problemi, köyün genel yönetim problemleri gibi konularla ilgilenmektedir.
Köy, insanlar arası ilişki ve etkileşimlerinin yüz yüze olduğu, insanlar arasında sıcak ilişkilerin yer aldığı, insanların birbirlerini daha yakından tanıdığı, toplumun en küçük yapılanma birimlerinden biridir. Sosyal ilişki; en az iki insan arasında kurulan, belli bir süre devam eden, ortak bir anlamı olan insanlar arasında karşılıklı etkileşimlerdir.
İnsanların sabah namazında bir arada olması, tarlada komşusuyla selamlaşıp sabah kahvaltısını (sabahlık) yapması, akşam harman yerinde buluşması, alacağı ve vereceğini konuşması köy hayatının sosyolojik ilişkilerinin kaynağıdır. Bu ilişkiler, toplumun ve onun sosyal değerlerinin oluşmasında rol oynayan önemli sosyal temellerdir.
Aşağıdan yukarıya toplumun şekillenmesinde, köydeki sosyal ilişkiler toplumun sosyal kurumlarının kurulmasında çok önemli rol oynar. Önemli olan bu sosyal ilişkilerin karşılıklı yüz yüzeliğinin ve sıcaklığının devam ettirilebilmesidir. Ancak, bir sosyal gerçeklik daha var ki, köyden şehre doğru gidildikçe sosyal ilişkiler başkalaşmakta ve menfaat ilişkilerine doğru kaymalar göstermektedir.
Sosyal ilişkiler örgütlenmiş insan topluluklarının en belirginleşmiş özelliğidir. Alman Sosyologu Tönnies’in “cemaat” betimlemesi ile tanıttığı ve örgütlü ilişkilerde git gide karmaşık yapıda gerçekleşen bir ilişkidir. Alman sosyolog Tönnies köy hayatını “cemaate”, şehir hayatını “cemiyete” benzetir. Toplum “cemaatten cemiyete” doğru değişim gösterdiğini ifade eder. Bu tür benzetmeler orta çağ Türk- İslam sosyologlarından birisi olarak gösterilen İbn-i Haldun’da da vardır.
İster köy hayatında ister şehir hayatında olsun sosyal ilişki, “bir insanın, ya da grubun kendi dışındaki insan ve grupların çeşitli davranış şekilleri ve beklentilerini hesaba katarak sürdürdüğü ilişkiye denir. Sosyal ilişki, kendi dışında bulunan kişi ve sosyal grupların varlığının dikkate alınmasının bir sonucudur. Mutluluğun olduğu kadar, mutsuzluğun da kaynağında insan ve insan ilişkileri vardır.
Toplumbilimciler ve eğitimciler bu ilişkilerin değiştiğini görmekte, ancak bu değişimin sonucunda ortaya çıkan kültürel erozyonun nasıl önlenebilirliği konusunda da düşünceler üretmeye çalışmaktadırlar. (Günümüzde en çok eleştirilen veya gözlenen köy hayatındaki insanların ilişkilerindeki duyarsızlıklar veya nemelazımcılık, ya da menfaat ilişkilerinin daha ön plana çıktığı yönündeki kaygılardır.) Bu durum nasıl açıklanabilir?
Bu durum sosyal ilişkilerdeki değişime ve sosyal değişimin bir sonucu olabilir. Köy- kasaba- şehir toplumunda görülen menfaat ilişkilerinin etkisiyle gelişen bir olgu da olabilir. Köy hayatına giren televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi vb. gibi teknolojik araçlar ve onlarla gelen kültürel yaşam biçimi de etkili olabilir. Ayrıca şehir hayatını yaşamış, bu hayat ve onun ilişki biçimlerini az çok yansıtmış insanların köye geriye göç etmeleri(veya tatil için) ve onların köylülerle kurdukları sosyal ilişki biçimleri de köyün sosyal dokusunda değişimler doğurmuş olabilir.
Sosyal ilişki, insanların kendi dışındaki insanlarla (kültürlere ve dünyalara) açık olması olayıdır. Bunu başaramayan insanların sosyolojik dilde tanımı “a sosyaldir”. O halde sağlıklı bir sosyal ilişki nasıl gerçekleşir? Bu konuda şöyle bir sıralama önerilebilir:
- İnsan belli bir sosyal çevrede yaşar. Bu nedenle hayatı boyunca insanın bir makro ve bir de mikro çevreleri önemle dikkate alması gerekir.(Ör: Köyde yaşıyorsan bu çevreyi dikkate almalısın).
- Bu yaşadığın çevrelere egemen olan alışkanlıklar, hayat biçimini ve değerlere uygun ve uyumlu bir hayat üretmeni gerektirir.
- İnsanın yaşadığı çevreye uygun bir hayat biçimi üretebilmesi için bu çevrenin insanlarını kendisinden biri olarak kabul etmesi( üstten bakmaması) ve onlarla sevgi- saygı göstermesi gerekir.
- Çağın ve toplumun gelişim hızının dışında kalmaması gerekir. Çünkü iletişim güçlüğü çekebilir.
Sonuç olarak, ister köylü, ister kentli, sosyal ilişkilerinde karşısındaki insana değer ve saygı göstermek zorundadır. Ancak, ona kendi değerlerini zorla dayatmak olmamalıdır.
Yrd. Doç Dr. Durmuş KILIÇ
Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi
Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı Başkanı