Hiç Kimse Kaldıramayacağı Olayı Yaşamaz
Hepinizin bildiği gibi Allah dünya mekanını imtihan ortamı olarak yaratmıştır. Ve her insan için ayrı bir imtihan belirlenmiştir. Allah bu imtihanları bazen kolay kılmış, bazen de kullarından hangilerinin Kendisi’ne sadık olduğunu belli etmek için zor kılmıştır. Ancak imtihan ne kadar zor olursa olsun, insanın kaldıramayacağı ağırlıkta değildir. İnsanı yaratan Allah, hangi kulunun nelere dayanabileceğini bilendir. Allah merhametinin bir tecellisi olarak imtihanı bu şekilde yaratmıştır.
“Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Kişinin nefsinin) Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir…’’ (Bakara Suresi, 286)
Örneğin kimi insanlar fakirlikle, kimileri de zenginlik ile denenir. Fakir olan isyan edecek mi diye, zengin olan ise şımaracak mı diye denenir. Burada zengin olanın imtihanın daha kolay olduğu düşünülebilir. Ancak insan nefsi bencilliğe ve şımarmaya yatkın olarak yaratılmıştır. Yani zenginlik ve bolluk Allah’tan bağımsız görüldüğü ve O’ndan uzak bir yaşam sürüldüğü müddetçe, kişiyi cehenneme sürükler. Aynı şekilde fakir olan kişi, bunu Allah’tan bilmeyip, bir şer olarak değerlendirirse ve bütün ömrünü O’na isyan ederek geçirirse, böyle bir yaşam da kişiyi cehenneme sürükler.
Yine insanlar hastalıklarla da denenmektedirler. Rabbimiz kulunun dayanma gücüne göre hastalıkların zorluğun arttırmaktadır. Böyle bir durumda Müslümanın yapması gereken, Allah’a güvenip, O’nun en güzelini yaratacağından emin olmaktır. Hz. Eyüp bu konuda inananlara güzel bir örnektir. Hz. Eyüp, Allah’tan bir imtihan olarak zorlu bir hastalığa yakalanmıştır. Ancak o, Rabbine güvenmiş, O’na teslim olarak dua etmiştir.
Eyüp de; hani o Rabbine çağrıda bulunmuştu: “Şüphesiz bu dert (ve hastalık) beni sarıverdi. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın.” (Enbiya Suresi, 83)
Hz. Eyüp’ün samimi duası üzerine Allah ondan bu hastalığı gidermiştir.
“Böylece onun duasına icabet ettik. Kendisinden o derdi giderdik…’’ (Enbiya Suresi, 84)
Zorluklar karşısında umutsuzluğa kapılmak ve Allah’tan yüz çevirmek, bir Müslümanın asla yapmaması gerekendir. Eğer Müslüman zorlandığı durumlarda dahi doğru olan ahlakından taviz vermiyor, Allah’a sadık kalıyorsa, bu kişinin imanının olgunlaştığını söyleyebiliriz. Derin bir ruha sahip olan Müslüman, karşılaştığı zor durumlarda hemen isyan etmez, olayların hikmetlerini görmeye çalışır. Çünkü nihayetinde Allah tüm bunları kulunun imtihanı ve cennete layık olabilmesi için yaratmaktadır.
Çoğu insan rahatlık anında güzel ahlak sergileyebilir. Ancak derin bir iman zorlu dönemlerde belli olur. Bu yüzden aslında zorluk zamanları Müslümanın imanını gösterebilmesi ve Allah’a yakınlaşabilmesi için fırsattır. Rabbimiz katında geçerli olan ahlak, ölüme kadar güzel ahlakta kararlılık gösterilendir.
“… sürekli olan ‘salih davranışlar’ ise, Rabbinin Katında sevap bakımından daha hayırlıdır, umut etmek bakımından da daha hayırlıdır.’’ (Kehf Suresi, 46)
Elbette böylesine güçlü bir karaktere ve güzel ahlaka sahip olmak için, Allah’ı aşkla sevmek gerekmektedir. Güçlü bir imana sahip kişinin, zorluk zamanlarında gösterdiği dirayet ve tevekkül, Allah’ın zikrinden uzak insanların anlayamayacağı bir durumdur.