DOLAR 32,3702
EURO 34,9623
ALTIN 2325,614
BIST 9067,94
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum °C

Güzel Şiir Okuma Yarışması

14.04.2012
692
A+
A-

Erzurum İl Millî Eğitim Müdürlüğünün tertip ettiği “İlköğretim 6, 7 ve 8. Sınıf Öğrencileri Arası Güzel Şiir Okuma Yarışması”nın Yakutiye Millî Eğitim Müdürlüğü bünyesindeki eğitim bölgesi elemesi, 05.04.2012 Perşembe günü İMKB İnönü İlköğretim Okulunda yapıldı. Bu yazımda, yarışmanın bir taraftan seyri ile ilgili müşahedelerime bir taraftan da yarışma ile ilgili değerlendirmelerimi yer vermek istiyorum.

Yarışmanın yapılacağı İMKB İnönü İlköğretim Okulunun salonuna, yarışmaya katılacak öğrencimizle girdiğimizde saat 09.30’du. Yarışmanın saat 10.00’da başlaması gerekiyordu. Yarışacak öğrenciler ve onlara refakat eden öğretmenler saat 10.00 oluncaya kadar salona dahil oldular. Saat 10.00’a doğru jüri üyeleri de sahnede yerlerini aldılar. Saat 10.00 olduğu halde yarışma başlatılmadı. Salon soğuk. Öğrenciler gerek heyecandan gerekse salonun soğuk olmasından dolayı titremeye başladılar. Bir görevli arkadaşa soruldu:

-Yarışma niçin başlatılmıyor? Verilen cevap yabancısı olmadığımız bir açıklama.

-Protokolü bekliyoruz.

Beklenen protokol mensupları kimdi, ne biz sorduk ne de görevli arkadaş söyledi. Ve biz soğuktan ve heyecandan titreyen öğrencilerimizle birlikte 10.20’ye kadar bekledik. Bu protokol mensuplarını bekleme ya da protokol mensuplarının bu tür programların verilen zamanda başlamasını geciktirmeleri sadece bu programa mahsus bir şey değildir elbette. Bu, öteden beri çok sık karşılaştığımız, bana göre de abesle iştigal bir durumdur. Programa kim katılacaksa; ya vaktinde o salonda hazır bulunacak ya da meşguliyetleri sebebiyle katılamayacaksa veya geç kalabilecekse bunu programı yürüten görevlilere önceden bildirecek ki orda hazır bulunan insanların hukuku çiğnenmiş olmasın. Üstelik gidilecek yere vaktinden önce gitmek ve programın aksatılmamasına meydan vermemek bir temel muaşeret adabıdır.

Beklenilenlerin gelmeyeceği anlaşılınca ya da beklenenler gelemeyeceklerini bildirince yarışma da saat 10.20’de başlatıldı. Saygı duruşu, İstiklâl Marşı… Arkasından ev sahibi okul müdiresi ve program koordinatörü bir idarecinin kısa veciz konuşmaları… Sonra jüri üyeleri tanıtıldı.

Daha sonra alfabetik sıra ile yarışmacı öğrenciler sahneye davet edildi. Yarışmaya katılan 20 okulun temsilcisi şiir dostu küçük yürekler, şiir sevdalısı öğrenciler birbirinden güzel yorumladı şiirlerini. Biz seyircilere/dinleyicilere adeta bir şiir ziyafeti sundu bu şiir yürekli küçük devler. Bir şiir sevdalısı olarak, bu şiir sevdalılarını dinleyince göğsüm kabardı. Bu vesile ile onları canı gönülden tebrik ediyor, onların ayrı ayrı alınlarından öpüyorum.

Arada ve yarışma sonunda iki güzel öğrenci, enstrümansız da olsa üç türkü ile yarışma programını renklendirmeye çalıştılar. Bir de bu türkülere bir ya da birkaç çalgı aleti ile eşlik eden birileri olsaydı eminim ki daha hoş olacaktı. Bu husustaki bir meslektaşımın tavsiyesine, ev sahibi müdire hanımın: “Böyle daha güzel. Doğal olsun istedik.” diye cevap vermesi bana inandırıcı gelmedi ve beni ikna etmedi doğrusu.

Bu müzik faslından istifade eden jüri de değerlendirmelerini neticelendirdi. Jüri sözcüsü meslektaşım: “Bu güzel şiirleri sıralamakta zorlansak da yine de bir sıralama yaptık. Katılımcılara teşekkür ederiz.” dedikten sonra belirledikleri ilk üçü açıkladı. İlçe finaline sadece ilk üç öğrenci katılma hakkı elde ettiği için diğerlerini açıklamaya gerek olmadığını da belirtmeden edemedi. Ne tesadüftür ki ilk üçe layık görülen öğrencilerin öğretmenleri ya da ilk üçte olan öğrencilerin okulundan birer Türkçe öğretmeni jüride görevli idi. Önce bu aşikâr bağlantı zihnimde canlandı sonra da açıklanmayan 4 ve 5. sırada olan öğrenciler de büyük bir ihtimalle diğer jüri üyelerinin görev yaptığı okullardandır diye düşünmeden edemedim doğrusu.

Şimdi şu, akla gelebilir: Jürideki öğretmenlerin öğrencileri güzel okumuş olamazlar mı? Öyle olsa can kurban… Şimdiye kadar bu tür birkaç yarışmaya öğrenci götürdüğümü hatırlıyorum. Kaybettiğimiz de oldu kazandığımız da… Yalnız katıldığım her yarışmada, şiir okuyan öğrencileri, ben de kendimi jüri üyesi kabul ederek jürinin değerlendirme formlarının aynısına, aynı kriterleri esas alarak değerlendiririm. Bu güne kadar da hiç yanılmadım. Jürinin sıralaması ile benim sıralamam pek değişmedi. Ama bu sefer öyle olmadı. Benim değerlendirmeme göre birinci olan ilk üçte yer almazken benden en az puan alan öğrencilerden birisi birinci oldu. Bana göre sıralamaya giremeyen öğrencilerden birkaç tanesi şiirlerini ikinci ve üçüncü olan öğrencilerden daha güzel okumuştu.

Ben, bu yarışmada öğrencileri şiir okuyuşları ile değerlendirirken kendi öğrencime puan vermedim. Çünkü verecek olsam 100 tam puan vermem gerekirdi. Bu yarışmada da bana göre öğrencim 100 tam puanlık şiir okudu. Ama bu değerlendirmeme ister istemez duygu da karışır, nesnel olamam diye kendi öğrencimi değerlendirmeye tabi tutmadım. Peki, aynı durum jüri üyeleri için de geçerli değil mi? Onlar kendi öğrencilerini değerlendirirken duygusal davranmadılar mı? Elbette kendi öğrencilerine verdikleri puanların bir kısmı hak edilmedik duygusal puandır. Onlar, benim öğrencim kazanmasa da olur, diyerek değerlendirme yapmış olabilirler mi? Ne mümkün?..  

Kaldı ki jürideki meslektaşlarım çok objektif davranmış olsalar bile-ki mümkün değil-yarışan öğrencilerin okullarında görevli hatta o öğrencileri yetiştiren, çalıştıran, yarışmaya hazırlayan bir öğretmeni jüride görevlendirmek şaibe ya da şike kapılarını sonuna kadar aralamak demektir.

Bu neye benzer biliyor musunuz? FB ile GS arasında oynanacak bir futbol maçına, FB ya da GS teknik direktörünü orta hakem, onların antrenörlerini de yan hakem olarak tayin etmeye benzer. Böyle bir şey olabilir mi?..

Bari bu duygusal davranma haklarını yarışmada şiir okuyan görme engelli bir minik öğrenci için kullansalardı; bu güzel öğrencimize ilk üçte yer verilebilseydi çok daha iyi olmaz mıydı? Bu kızımız hem çok naif hem çok hanımefendi bir öğrenciydi. Bence şiirini oldukça da güzel yorumladı. Eminim ki bu öğrencinin ilk üçte yer almasından herkes hoşnut kalırdı.

Bu tartışmaya ve şaibeye açık durumu yaşamamak için ne yapılabilirdi? Yapılacak olan ya da yapılması gereken gayet basit… Aynı yarışma ortaöğretim öğrencileri arasında da yapılacak, değil mi? İlköğretim okulun öğrencilerinin yarışmasına, ortaöğretimde görev yapan öğretmenlerden; ortaöğretim öğrencilerinin yarışmasına da ilköğretimde görevli öğretmenlerden görevlendirme yaparsın, olur biter. Ya da Yakutiye ilçesindeki yarışmalara Palandöken ilçesinden, Palandöken ilçesindeki yarışmalara da Yakutiye ilçesinden görevlendirme yaparsın. Böylece bütün şaibe kapılarını kapatmı
ş olursun. Ya da aynı görevlendirmeyi eğitim bölgeleri arasında da yapabilirsin.

Hülasa, ben bütün bunları anlıyorum da çocuklara olup bitenleri izah etmek çok zor. Gerçeği söyleyemiyorsun, senin uydurma gerekçelerin de öğrenciyi ikna etmeye yetmiyor. Ve ben de öğrencimi ilk üçe giremeyecek kadar iyi okuyamadığına ikna edemedim. Doğrusu dalga dümen uydurmaya dilim de varmadı. Öğrencimin benden açıklama bekleyen; “Öğretmenim, birinci olabilecek kadar güzel okuyamadım mı? Belki benden daha güzel okuyan vardı, ama ben, bence bu ilk üç öğrenciden daha güzel okumuştum.” cümlelerine; “Ben, senin böyle bir jürinin birincisi olmandansa gönlümün birincisi olmanı tercih ederim. Ya sen?..” demekle yetindim.

Göç, gide gide düzülür, demiş atalarımız. Bu sefer şiirin güzelliğine ve öğrencilerimizin halisane duygularına kara çaldık ve bence öğrencilerin emeklerini ayak altında bıraktık. İnşallah, bundan sonraki benzer programları planlarken yaşanılan menfiliklerden ders alarak hareket edilir.