Göç Nereye Kadar? – Fikret AKÇAY
İlçemizden ve köylerimizden kentlere önemli ölçüde göç olması hasebiyle, ilçemizde nüfus oranı git gide azalmakta ve bunun sonucu olarak ta Askerlik Şubesi ve Adliye kapatıldı. Memur ve ücretli nüfusun geri dönmeyenleri için de, kalanlar için de “hatıralar” elbette önemli bir sığınak olacaktı. Kim bilir yarın hangi daire taşınacak ve OLUR bitap düşmüş bir halde kendi kaderine terk edilecek. Bir taraflara savrulan insanların en insani refleksi, sıla ve anılar limanına sığınmaktan daha tabii ne olabilirdi ki.. “Göç” olmasaydı bile müşterek hatıraların ortak hafızanın, sözden yazıya geçirilmesinin insanlar için ne kadar önemli olduğunu ifadeye gerek var mı? Sadece köy oturma odalarının; dost, akran, yaren meclislerinin masalımsı şifahi, sözlü anlatım geleneği ile iletişim sağlandığı zamanlardan; şu anki zengin sanal paylaşım aşamalarına geldik. Bu baş döndürücü gelişme sırasında paylaşacak masallarımızı su gibi içtik. Yarısını unuttuğumuz hikâyelerimizi yutkunarak kekeledik. Türkülerimizin notaları eksik çıktı. Kısaca hesaba katmadığımız bir şey belleğimizi kısmen DELETE etmişti. Zaman acımasızdı. Her Akademisyen ve her bürokratımız bulundukları makamlarda ilçeleri adına ve köyleri adına güzel şeyler düşünüp kolektif olarak bir şeyler yapabilirdi. Projeler üretebilirdi. İlçemizin geleceği adına hayırlı işler yapılabilirdi. Örneğin bir meslek yüksek okulu vs. 25 yıl dediğin nedir ki göz açık kapayıncaya kadar geçiyor ve farkında olmuyorsun bir bakmışsın emekli oluyorsun. Önemli olan görevde iken iş yapabilme gücüne sahipken bir şeylerin yapılmasıdır. Unutulmamalıdır ki insanlar yaptıkları iyi hizmetlerle yad edilir. Telaşa mahal yok. Hafıza-i beşer nisyan ile malul. İnsan belleği unutmaya mahkûm amenna ama yinede göç devam ediyor. Öyle fazla entelektüel sayılmasa da hatırı sayılır akademisyenimiz var. Bir o kadar da gurbet, kahır görmüş emektarımız, işadamımız. Bunca okuma yazma seferberliğine rağmen galiba muhataplarımıza ya meydan okuduk, ya da Hazır roman özeti satın alıp öğretmene ödev diye okuttuk. Kalemle de pek aşina olamadık. Arzuhalciye mektup yazdıran ümmiye rahmet okuttuk. Kimsenin günahını almamak lazım. Perakende gayret içinde olan bir iki köylü mutlaka vardı aramızda ama kimselere ayan değildi. Biraz da kolektif olamadık galiba. Paylaşım dedikleri bu olsa gerek? Ayrıca insanımızdaki yazma, araştırma derleme ve kaydetme gayretlerini teşvik ederek, uyandırarak eylem haline getirmesi ne güzel bir özendirme! Kaybolma tehlikesine maruz belgelerin bir türlü kayıtlara geçirilmesi; son kaynak kişilerden alınacak malumatın unutulmadan, ihmal edilmeden derlenmesini diler, bu güne kadar emeği gayreti olanlara teşekkür eder sıhhat sağlık dilerim.
Fikret AKÇAY Erzurum Olurlular Derneği Başkanı