Eğitimde, Âdet Yerini Bulsun Anlayışı – 4
Eğitimde, Âdet Yerini Bulsun Anlayışı
VARAN-4
“Barika-i hakikat, müsademe-i efkârdan çıkar.”- Namık Kemal
Eğitim uygulamalarımızda, kâğıt üzerinde çok güzel durmasına rağmen, bir türlü kâğıt üzerindeki bu güzel düşüncelerin fiiliyata yansıtılamadığı ve eğitime hiçbir fayda sağlamayan-sözüm ona-çalışmalardan birisi de “Eğitim Bölgesi Zümre Öğretmenleri Toplantıları” ile yine “Eğitim Bölgesi Okul Zümre Başkanları Toplantıları”dır.
Dedim ya düşünce olarak güzel. Eğitimde birliği ve bütünlüğü sağlayabilmek ve eğitmenlerin/öğretmenlerin karşılıklı olarak bilgi ve tecrübe alışverişinde bulunabilmeleri ve karşılaştıkları sıkıntılara çözüm bulma hususunda yardımlaşmaları gibi bakımlardan bu toplantıların usulüne uygun yapıldığı takdirde eğitime fayda sağlayacağı muhakkaktır.
Usulüne uygun yapılacak olsa kurulun okul temsilcilerinin, uygulama esnasında şahsının, zümre arkadaşlarının ya da okulundaki diğer öğretmen arkadaşlarının karşılaştıkları çeşitli durumları bu toplantılarda masaya yatırıp enine boyuna tartıştıktan sonra çözüm yolları üretmeye çalışmaları gerekir.
Ama öyle olmuyor. Nasıl mı oluyor? Dört yıldır (yılda üç defa) görev yaptığım okulumu temsilen Okul Zümre Başkanı olarak bu toplantılara katılıyorum. Saat 10.00’da toplantının yapılacağı okula gidiyoruz. Toplantıya gelen arkadaşlar bir salonda bir toplanıyoruz. Genelde hep aynı arkadaşlar görevlendirildiği için harika bir dostluk ortamı oluştu. Bir koyu sohbettir başlıyor. Biz sohbet ederken ev sahibi okulun okul zümre başkanı bilgisayarın başına geçiyor. Daha önceki toplantı tutanaklarından birisini güncelliyor. Bu arada biz de bir boş A4 kâğıdına “Toplantıya Katılanlar” başlığını atıp altına ismimizi ve okulumuzun ismini yazdıktan sonra karşısını imzalıyoruz. Sohbetin en koyu yerinde, toplantıya başkanlık eden arkadaş: “Arkadaşlar, toplantı tutanağını hazırladım. Eklemek istediğiniz bir şey var mı?” diye sesleniyor. Toplantıya katılanlar da hep bir ağızdan “Yoktur!” diye cevap veriyorlar. İsteyenler, yanlarında getirdikleri flaş disklere toplantı tutanağını kaydediyor. Hatta kurul başkanı toplantı tutanağından çıktı alıp çoğaltıyor ve katılımcılara okul idarelerine teslim edilmek üzere, birer nüsha veriyor. Toplantı bitiyor, vedalaşıp okullarımıza dönüyoruz.
Yanlışlık nerde? Bir kere bu toplantılara katılmayan okul temsilcileri var. Bunlar takip edilmiyor. Katılmayanlara herhangi bir müeyyide uygulanmıyor. Katılan öğretmenler de bunu bildikleri için bu toplantıların ciddiyetine inanmıyorlar.
Eğitim Bölgesi Okul Zümre Başkanları Toplantılarının ilkini, yanlış hatırlamıyorsam dört yıl önce, bizim okulda yapmıştık. O toplantıda, okul temsilcileri hazırlıklı gelmişlerdi. Toplantıda eğitimimizle ilgili çeşitli meseleleri tartışmıştık ve uygulandığı takdirde faydalı olacağına inandığımız birçok karar almıştık. Her toplantı sonrasında gönderildiği gibi o toplantı tutanağının bir suretini de İlçe Millî Eğitim Müdürlüğüne göndermiştik. Ne var ki hiçbir okula alınan kararlarla ilgili olarak üst mercilerden müspet ya da menfi bir değerlendirme gelmediği gibi kararlarla ilgili bir uygulama da yapılmadı.
Bu kurullara katılan öğretmenlerde oluşan kanaat şu: Bu toplantı tutanakları incelenmiyor. İncelense toplantıya katılmayan öğretmenler hakkında soruşturma açılması lazım. Ya da alınan kararlar hakkında Millî Eğitim Müdürlüklerinin gerekli değerlendirmeyi yapıp bu hususta okulları bilgilendirmesi lazım. Bütün bunlar yapılmadığına göre demek ki bu toplantı tutanakları okunmuyor. Yani bu toplantılar formaliteden ibaret. O zaman bu toplantıları ciddiye almaya gerek yok.
Bu toplantıların bazılarına katılabilmek için öğretmenler o gün öğlene kadar izinli sayılıyorlar. Yani öğretmen eğitime hiçbir faydası olmaya bir toplantıya katılabilmek için yarım gün, okul ikili öğretim yapıyorsa tam gün ders görevini aksatmak mecburiyetinde kalıyor. Diğer bir deyişle bu toplantıya katılan öğretmenin o gün, en az 4 ders saati heba edilmiş oluyor. Yazık!..
Eğitim Bölgesi Zümre Öğretmenleri Toplantılarında da olanlar ya da yaşananlar Eğitim Bölgesi Okul Zümre Başkanları Toplantılarındakinden farklı değil, tıpatıp aynısı elbette.
Ne hikmetse gerek öğretmenler kurulu toplantılarına gerek zümre öğretmenler kurulu toplantılarına gerekse diğer kurul toplantılarına katılan öğretmenler, bu toplantıların kısa sürmesinden yanadırlar. Bir
an önce toplantının bitmesini beklerler. Bunun için de fikir beyan etmekten, tartışmaktan kaçınırlar. Hatta gündem maddeleri üzerinde fikir beyan eden öğretmenlere bile yarı şaka yarı ciddi müdahale edildiği bile olur. Öğretenler konuşmak istemeyince özellikle öğretmenler kurulu toplantıları sadece okul müdürünün gündem maddeleri üzerinde açıklamalar yapmasından pek öteye geçmez. Yani bu toplantılar çok katılımlı toplantı olmaktan ziyade “monolog”a dönüşür.
Bence böyle olmasının iki sebebi vardır: Birincisi, öğretmenlerin katıldıkları toplantının faydasına inanmamış olmaları. İkincisi ise bu toplantıların bazılarında alınan kararların uygulanmamasından/uygulanamamasından dolayı öğretmenlerde toplantı hakkında “formalite” kanaati oluşmasıdır.
Bütün bu toplantılar usulüne uygun yapıldığı takdirde eğitime fevkalade fayda sağlayacağı inancında olan birisiyim. Eğitimdeki bütün toplantıların bir tartışma ortamı içerisinde geçmesinden yanayım. Ben biliyorum ve herkes de biliyor ki Namık Kemal’in dediği gibi hakikat, fikirlerin çarpışmasından ortaya çıkar. O zaman, bu toplantıların faydalı olmasını istiyorsak yukarıda zikrettiğim menfilikleri ortadan kaldırmak lazımdır. Yoksa bu toplantıları bu şekilde yapmaktansa yapmamak daha evladır. Hiç değilse öğretmenin ders saatlerini ziyan etmemiş oluruz. Bu da bir tür kârdır.