DOLAR 34,5297
EURO 36,4291
ALTIN 2958,839
BIST 9132,71
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum °C

D Harfi

D Harfi
02.12.2008
1.857
A+
A-

DABASKI: Ezilmiş, yassılaşmış. Kabarmamış ekmek.

DACO: Yardımcı.

DADA: Büyük erkek kardeş, ağabey.

DADAŞ: Büyük kardeş, ağabey.

DAL TINGIR: Çırılçıplak, bomboş.

DALAK: Arını bal yaptığı petek.

DAMÇİL: Su damlası.

DANTİ: Hantal; sağa-sola yalpa yaparak yürüyen ya da yürüme.

DARABA: Odaların duvarlarının iç yüzeylerine yaklaşık bir metre yüksekliğinde yapılan lambri.

DARGALA: Sağlamlığını kaybetmiş, dağılmak üzere olan.

DASTAR : Hamurun üstüne örtülen örtü.

DAY DURMAK: Ayakta durabilmek. Bebeğin emeklemeden sonra, ayakta durmaya çalışması.

DAVUDİ NEFES: Çok acele, nefes nefese.

DEGİRMİ: Yuvarlak. Daire şeklinde olan.

DEH ÇEKMEK: Başından savmak, kandırmak.

DEH DEMEK: Eşeğin yürümesi için seslenmek.

DEH DÜŞMEK: Farkına varmak, dikkat etmek.

DEHŞETLİ: Çok iyi.

DEKE ÇEKMEK: Aldatmak, kandırmak, sözünden caymak.

DEN: Hububat tanesi.

DIBIL: Kel.

DIBIZ: Kel.

DIĞA: Küçük çocuk.

DILLO: Sağır. Oynak, uçarı.

DIRAVACI: Her gördüğünden bir şeyler uman. Uyumsuz.

DİREŞ: Uzun boylu.

DIRÇIM: Çok az miktar. Yok denecek kadar az.

DIRÇİK: Tekme.

DIRLAMAK: Gevezelik etmek.

DIŞEYLİ: Kadın, bayan.

DİBEK: Ceviz ağacından yapılan ve ceviz dövmeye yarayan havan.

DİDİNMEK: Çok uğraşmak, zorlanmak; çok emek harcamak.

DİDMEK: Tırmalamak.

DİLDİLİK : İnce elbise.

DİNCELMEK: Dinlenmek.

DİNDİKLEMEK: Karıştırmak. Bir şeyi isteksizce ve seçerek yemeye çalışmak.

DİNK: Bulgur yapma değirmeni.

DİZLİK: Dizlere kadar paçaları olan kadın kilotu.

DOBİ: Ermeni çocuğu (hakaret manasında kullanılır)

DONT: Çok ağır hareket eden, hantal. Kaba-saba, duyarsız.

DOR: Atlarda kahverengi don.

DÖĞÜNEK: Yol uğrağı.

DÖŞÜRMEK: Toplamak.

DÜBÜR: Anüs.

DÜGDİ: Keser ve baltanın keskin olmayan, arka kısmı.

DÜĞMEÇ: Taze ve sıcak ekmeğin tereyağı içerisine doğranmasıyla yapılan yemek.

DÜMSÜK: Yumruk.

DÜMSÜKLEMEK: Yumruklamak. İtip kakalayarak rahatsız etmek.

DÜNEYİN: Dün, geçen gün.

DÜZME: Ahırda hayvanların bağlandıkları yer ve bu yerin altına döşenen tahtalar.