DOLAR 34,7363
EURO 36,5523
ALTIN 2950,962
BIST 9827,23
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum °C

Cumhuriyet İçin – Ayşecan AHTER

11.11.2008
676
A+
A-

Bugün 29 Ekim, cumhuriyetimizin kuruluşunun 85. yıldönümü. Her türlü olumsuzluğa rağmen kazanılan savaşlar, yapılan devrimler, alınan mesafeler…Kulağa ne kadar hoş gelen ifadeler bunlar. Küllerimizden yeniden doğduğumuz tarih, imkânsızlıklar içinde kazanılan savaşların ardından sahip olduğumuz yeni kimliğimiz, dünyaya karşı yeni duruşumuz…

İyi güzel de cumhuriyet için yaptığımız tek şey 29 Ekim’lerde tören alanına gitmek, hayatımızın bir bölümünde de resmî kutlamanın bir parçası olmak. Peki sivil bir birey olarak asker eksenli bu kutlamalar dışında sivil inisiyatif cumhuriyet için neler yapıyor? Ne yazık ki hiçbir şey. Hiçbir şey yapmamak ilk anda sorumsuzluk gibi gelebilir ama daha ürkütücü boyutu var bu işin. Bazıları cumhuriyetin temel ilkelerini görmezden gelmekle birlikte cumhuriyet savunuculuğuna soyunuyor. Hemen aklınıza “cumhuriyetin temel kazanımları” büyülü sözünün etrafında dönen “irtica” senaryoları gelmesin, hiç öyle takıntılarım yok. Çünkü durum, münferit olayları takıntı haline getiremeyecek kadar vahim. Felaket tellallığı yapmak istemem ama bence cumhuriyetin en vazgeçilmezi kuşkusuz halkın iradesidir. Ancak Anayasa Mahkemesi, yetkilerini aşarak seçilmişlerin yaptığı kanunları, atanmışlar olarak yetkilerini aşacak bir şekilde inceleyip reddetme hakkını kendinde buluyor. Yargıtay, bir siyasi partiyi kerameti kendinden menkul gerekçelerle kapatmaya yelteniyor. Tüm bunlar yetmiyor, bu çağda muhtıra üstüne muhtıra geliyor askerden yani nam-ı diğer post-modern darbe. Ve biz hala “yaşasın cumhuriyet!” çığlıkları atıyoruz, tören alanında askeri ve sivil erkânın önünden geçen çocuklarımız provaların hakkını vererek adımlarını karıştırmadan yürüdüklerinde, ailece cumhuriyete karşı görevimizi yapmış sayıyoruz kendimizi. Uyanalım artık, cumhuriyet elden gidiyor!!!

Eğer cumhuriyet için bir şeyler yapmak istiyorsak, işe cumhuriyetin ne olduğunu önce kendimiz idrak etmekle başlayabilir sonra da cumhuriyetin temel ilkelerini hiçe sayarak, “favori darbe” sahibi zihniyet taşıyarak cumhuriyeti sevemeyeceğimizi ve ona sahip çıkamayacağımızı, eğitiminden sorumlu olduğumuz insanlara anlatabiliriz mesela. Tören alanını dolduran figürasyondan biri olmaktan çok daha değerli bir iş yapmış oluruz böylelikle.