DOLAR 35,1981
EURO 36,7471
ALTIN 2968,734
BIST 9724,5
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum °C

Bazı İnsanların İslam’dan Uzaklaşmalarının

21.08.2012
748
A+
A-

yazar

Bazı insanların İslam ahlakı deyince akıllarına; sıkıntılı, dünyanın nimetlerinden zevk almayan, kasvetli ortamlarda yaşamayı tercih eden, teknolojiden, bilimden ve kültürden uzak insan modeli gelmektedir. Oysa İslam ahlakında tam tersi bir mantık söz konusudur. Müslüman dünyanın en kaliteli, en modern, en sanata düşkün, en bilimsel, en akılcı insanıdır.

İslamiyet’in birçok insan tarafından yanlış bilinmesinin nedeni, kaynağından değil, büyüklerin veya çevrenin kulaktan dolma bilgilerini esas almalarından kaynaklanmaktadır. Oysa İslamiyet’in güzel ve faydalı olan şeyleri yasaklama gibi bir konusu yoktur. Tam tersine Allah bu yasaklamalardan yana kullarını şöyle uyarmıştır:

Ey iman edenler, Allah’ın sizin için helal kıldığı güzel şeyleri haram kılmayın ve haddi aşmayın. Şüphesiz Allah, haddi aşanları sevmez. (Maide Suresi, 87)

Rabbimiz’in kullarından istediği sadece, O’nu unutmamamız, hükümlerine riayet etmemiz ve her yerde nimetlerine şükretmemizdir. Bunları yapan bir insan isterse eğlenir, isterse ticaret yapabilir, ister kariyer yapıp bunu Allah yolunda kullanabilir. Nimetlerden en güzel şekilde faydalanmaya örnek ise peygamberleri verebiliriz. Peygamberler insanlar içinde Allah’a bağlılıkları en güçlü olan kullardandır. Allah’ı hakkıyla takdir edebildikleri için, nimetlerin de kıymetini ve lezzetini daha iyi bilmektedirler. Samimi inananlarla, imanı zayıf olan ve inkar içinde olan insanların nimetlerinden aldıkları zevkin farkı işte buradadır. Allah’a tam teslim olmuş insanların dışındakiler için nimetler, şiddetle bağlanılması gereken, insanı dünyada ayakta ve güçlü tutan etmenlerdir. Allah’ın gücünü hakkıyla takdir edemediklerinden, tüm nimetlerin kendilerinde, bilgilerinden ve güçlerinden bulunduğunu sanmaktadırlar. Bu nimetleri kaybetmemek için de var güçleri ile koruma altına almaya çalışırlar. Rabbimiz bir ayetinde inananlara şöyle öğüt vermektedir:

Allah’ın sana verdiğiyle ahiret yurdunu ara, dünyadan da kendi payını (nasibini) unutma. Allah’ın sana ihsan ettiği gibi, sen de ihsanda bulun ve yeryüzünde bozgunculuk arama. Çünkü Allah, bozgunculuk yapanları sevmez. (Kasas Suresi, 77)

İnsan, Allah’ın hükümlerini gözettiğinde yaptığı işlerden zevk alma hissi daha da artar. Samimi bir Müslümanın sıkıntılı hiçbir günü yoktur. Müslümanlar bir tek eğlencenin bulunduğu ortamlarda değil, Allah rızası için yaptıkları her amelde neşe içinde olurlar. Tebliğ yaparken, fedakarlık yaparken, kardeşine sevgi gösterirken de neşe ve sevinç içinde olurlar.

İnsanları dini yaşamaktan uzaklaştıran faktörlerden bir diğeri de “ailem, eşim, çevrem ne der?” korkusudur. İnsan İslam ahlakı dışında bir yol benimserse, bu tür korkuları yaşaması kaçınılmazdır. Bu yüzden tüm hayatını bir köle gibi etrafındaki insanlara göre belirler.

İnsan eğer İslam ahlakını tam doğru şekilde yaşamak istiyorsa, bu bakış açısını değiştirmelidir. Kendisini yaratan Rabbine yönelip dönmelidir. Ailesi ve çevresi ile olan ilişkisi de Kuran’da Allah’ın haber verdiği şekilde olmalıdır.

Biz insana, anne ve babasına (karşı) güzelliği (ilke edinmesini) tavsiye ettik… (Ankebut Suresi, 8)

Ancak burada bildirilen davranış, ailenin her isteğine boyun eğme anlamında değildir. Müslüman, kendisini yetiştiren ailesine karşı sevgisini, saygısını, merhametini korumalı, ancak ailesi dinini yaşamasına engel ise asla itaatte bulunmamalıdır. Ayetin devamı şu şekildedir:

… Eğer onlar, hakkında bilgin olmayan şeyle Bana ortak koşman için sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda, onlara itaat etme. Dönüşünüz Banadır. Artık yaptıklarınızı size haber vereceğim. (Ankebut Suresi, 8)