DOLAR 32,5004
EURO 34,6901
ALTIN 2496,864
BIST 9693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Erzurum °C

Başladı Sıkıntılı Günler

11.11.2008
595
A+
A-

Bu haberimde Olurda taşımalı eğitimin çilesini anlatan bir yazı yazmayı düşünmüştüm. Yazmaya başladım ama devamı gelemedi. Çünkü bu duygunun ne olduğunu tam olarak bilmiyordum. Kalemi bu sefer bu çileyi üç yıl boyunca çeken bir öğrencime bıraktım.

Öğrencimiz Olur Lisesi üçüncü sınıf öğrencisi. Ortaokulda üç yıl boyunca bu çileyi çekti. Direndi vede şu anda lise üçüncü sınıf öğrencisi. Sizi bir köy çocuğunun taşımalı eğitim hakkındaki dizeleri ile baş başa bırakıyorum…

 

Siz bilir misiniz ayaz kardelen çiçeğini; siz onun yaptığı mücadeleyi bilir misiniz? Bütün zorluğa karşı gülmeyi, ayaza, yola, yağışa rağmen güneşe el sallamayı bilir misiniz? Arkadaşlar bilir misiniz?

Siz sıcacık evinize girdiğinizde korkusuzca odanızda yatmayı bilirsiniz. Saatlerce yumuşacık yastıkta uyumayı keyfinize göre gezmeyi – tozmayı, istemeyi beğenmemeyi, okul dışında gerçekleştirilen aktivitelere katılmayı bilirsiniz. Ama şükretmeyi bilir misiniz ?

Bizler bunu hiç yaşamadık biz sıcacık evimize giremedik okuldan çıkar çıkmaz. Bizde korku vardı. Arabaya bindiğimizde gece yolda neye yada nelere rastlayacaktık. Bizim yumuşacık yastıklarımız olmadı hiç. Yastıklarımız omuzlarımızdı birbirimizin, yatağımız araba koltukları… Biz gezmeyi – tozmayı, kafamıza göre hareket etmeyi bilmeyiz. Bizim aklımızda nerelerde nasıl gezelim düşüncesi yoktu ; bir an önce evimize kavuşmak vardı.

Bizim tek felsefemiz vardı zaferin büyüklüğü mücadelenin zorluğu ile ölçülür biz buna inanmıştık… Bunun için çarpardı kalbimiz. Sorumluluklarımız fazla idi. Bizim babamız market, dükkan sahibi değildi, bizim babalarımız çiftçiydi ekmeğini taştan çıkarırdı. Biz çalışmalıydık onlar gibi olmamak o zorluklara boyun eğmemek için çalışmalıydık,başarmalıydık.

Evimize ders çıkışı giremezdik hele bir de mevsim kışsa saat sekizde ancak eve giderdik. Arabalar çıkamazdı. İnerdik, iterdik olmayınca ayaklarımızla yürürdük. Pes etmek yoktu bizde. Çocuk yüreği korkar ağlardık. Şoför,ağabeylere sığınır karanlıkta yol bulmaya çalışırdık.

Özenirdik merkezde olan arkadaşlara onlar hep top oynar gezer tozar bizlerse arabada karda – kışta yol bulmaya çalışırdık.

Siz zevk sefa sürerken biz rezil bir yaşamın içinde çırpınırdık ama şükrederdik. Çoğumuzun ailesi okumaya izin vermezdi. Devlete zeval gelmesin diye bu şansı bize verdiği için şükrederdik…

Hele birde bayramda hepte boynumuz bükük olurdu. Bizde isterdik 23 Nisanda görev almayı biz de isterdik. Milletin karşında şiir okumayı…Hep özlem duyduk hep belki bir dahaki sefer dedik ama o sefer hiç gelmedi…

Siz sıcak evlerinizde ısınırken biz okul bahçesinde arabamızı beklerdik. Yok Ankara’dan yolcu geliyormuş otobüs gecikmiş, bekleyin öğrenciler…Zıngır zıngır titrerdi yüreğimiz ellerimiz gibi…

Biz katılamazdık LGS için yapılan kurslara siz katılmamak için kaçarken biz keşke derdik keşke keşkelerle avuturduk çocuk yüreğimizi…Siz sıcacık sınıfınızda öğretmen önderliğinde ders ve o dersi kaynatmak için elinizden geleni yaparken bizler arabada arabanın lambasında ders çalışır, birbirimize konu anlatırdık.

Biz bilirdik ki “uçurtmalar rüzgar kuvveti ile değil, bu kuvvete karşı uçtukları için yükselirler” bize bunu öğretmişti ailelerimiz.

Siz öğlede sıcacık türlü türlü yemekler yerken biz yemek hanede soğuk yemekler yemeye çalışıyorduk. Sizler yemek seçerken biz doymak için gözlerimizi kapayıp yemeye çalışırdık. Bazen midemiz elvermez yemez kaçardık, akşam sekize kadar aç kaldık…

Siz sabah sekizde yatağınızdan kalkarken biz ise günün ışıkları ile arabaya binerdik uykusuzca gelip ders dinlerdik…

Siz bunları yaşadınız mı arkadaşlar ne anlatmaya benim yüreğim yetiyor nede yazmaya kalemimin mürekkebi … yaşamak lazım… Hissetmek ve şükretmek …

Sizce: değerini biliyor musunuz sahip olduklarınızın yapılan fedakarlıkların…bir daha gözden geçirin yalvarırım yol yakınken dönmeye geleceğe dört elle sarılın…Sıcak odanın,yatağın değerini bilin ve geleceğinizin temelini sağlam atalım!

Hadi arkadaşlar bir kez daha düşünün

Unutmayın ki;

‘Azimli insan kötü hayat şartlarından asla yılmaz’

Son olarak kendinizi eleştirmeyi denediniz mi eğer cevabınız ‘HAYIRSA’ kendi dünyanızda küçük bir gezintiye çıkın.

 

Taşımalı Eğitim Öğrencileri