Şeytanın “Düşündürtmeme” Yöntemi
Düşünebilmek insanın sahip olduğu en büyük nimetlerdendir. Ancak düşünen insan Allah’ın var olduğunu, dünyayı bir imtihan ortamı olarak yarattığını ve ölümle birlikte ahiret yaşantısının gerçek olduğunu anlayabilir. Derin düşünebilen insan evrende yaratılan güzelliklerin farkına varır ve Allah’a şükretmesi gerektiğini bilir. Zira Kuran’da da Rabbimiz ancak düşünen insanların bütün bu durumları akledebileceğini haber vermiştir.
Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öyle ki yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiçbir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için Biz ayetleri böyle birer birer açıklarız. (Yunus Suresi, 24)
Ancak şeytan insanların çoğunu düşünmekten alıkoymaktadır. Düşünmeyi çok zor ve gereksiz bir eylemmiş gibi göstermekte ve insanları Allah’tan uzaklaştırmaktadır. Yine insanların çoğunluğu derin düşündükleri taktirde hayatlarını kısıtlayacaklarını sanmaktadırlar. Bu yüzden Allah’ı hatırlatacak konuları duymaktan ve düşünmekten kaçmaktadırlar.
İnsanı düşünmekten uzaklaştıran şeytan, apaçık ortada olan gerçekleri unutturmaktadır. Şeytan insanı düşünmekten alıkoymak için birçok yol izler. Bunlardan biri de dünya hayatının işlerini önemli göstermek ve gereksiz ayrıntılarla uğraştırmaktır. Belki kişi günlük hayatında düşünmek adı altında pek çok konuya yoğunlaşıyor, çözümler üretiyor olabilir. Ancak dünyaya ait bu konuların hiçbirinin kişinin aklının açılması ve ahiretine faydası olması için bir artısı yoktur. Bu insanlar atalarından gördükleri ezbere işler ile hayatlarını sürdürmektedirler.
Ne zaman onlara: “Allah’ın indirdiklerine uyun” denilse, onlar: “Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız” derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler? (Bakara Suresi, 170)
Yine şeytan insanların büyük bir bölümünün dünyada yaşanan sorunlara karşı da aklını örtmüştür. Televole kültürünü yaşayan insanlar yiyip, içip, sadece kendi sorunları ile ilgilenecekleri, kimsenin onlara karışmayacağı, sorumlulukların olmadığı bir dünya istemektedirler. Ne Güneydoğu’daki PKK sorunu, ne de dünyanın başka ülkelerinde yaşanan kargaşalar bu insanları ilgilendirmemektedir. Bu sorunları unutmak için de ya konuşmamayı yada boş işlerle ilgilenmeyi tercih ederler. Örneğin televizyonda eğlendirmek adına gösterilen birçok program insanları düşünmekten uzaklaştırmaktadır. Bunun sonucunda da beyinleri donuk, vatana ve millete faydası olmayan, sevgisiz, hoşgörüsüz insanlar topluluğu oluşmaktadır.
Akıl, güzel ahlak, sevgi, barış, adalet ancak derin bir Allah korkusu ve sevgisi ile mümkündür. Bunun için Allah’ı anmak, O’nun yüceliğini taktir etmek ve güzel ahlakta kararlılık göstermek gerekmektedir. Kalbinde Allah sevgisi olmayan bir insanın kendisine faydası olmadığı gibi vatanına ve dünyaya da faydası olmayacaktır.
Allah’ın evrende yarattığı mucizeleri görebilmek ve imtihan gerçeğini fark edebilmek için çok düşünmeye ve araştırma yapmaya gerek yoktur. Samimi bir dikkatle kısa sürede fark edilebilecek bu gerçekler insanın aklının açılmasına vesile olacaktır. Şuuru açık olan bir insan ise şeytanın “düşündürtmeme” yöntemini de çok net görecektir.
(Allah’tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah’ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir. (Araf Suresi, 201)
Yazar: Ayça SONER