İyi Bayramlar
Orucunuz kabul, bayramınız kutlu, ağzınız tatlı, günleriniz aydın olsun
Sabahın erken saatlerinde bir koşuşturmaca başladı, evde. Erken kalkmaya alışık olmayan bünyem, gürültülerden rahatsız olmuştu. Söylene söylene terliklerimi bile giymeden sesin geldiği, evimizin salonuna doğru yürüdüm.
*
Annem eşortmanlarını çoktan değiştirmiş, temizlik olimpiyatlarında giydiği kostümünü kuşanmıştı.”Günaydın, küçük hanım…” dedi. Bu cümle sadece bir günaydın değildi, altında “Bayram temizliği olimpiyatları başlamıştır. Hayırlı uğurlu olsun…” cümlesi yatıyordu.
*
Tüm perdeler indirilmiş, yıkanmak üzere makineye verilmiş, annem çoktan camları silmişti. Bende istemeden de olsa, bir bez aldım elime. Dip köşe, toplu iğne başı kadar bile toz bırakmamak üzere görevime başladım. Aslında her gün alınırdı bu tozlar ama ne hikmetse bayram geldiğinde daha bir itinayla alınırlardı. Özene bezene, aman elalemden laf yemeyelim dercesine… Anlayamazdım, bu gelecek misafire duyulan saygıdan mıydı yoksa gelecek eş-dost bizim muhabbetimiz için değil de “Aman Ayşe Hanımların evi de ne temizmiş?” demek için kat ederlerdi onca yolu? Yani eğer saygıdansa bunu kabullenebilirdim elbette. Ama gösteriş amaçlıysa, ne bileyim boşa emek sarfediyormuş gibi hissederdim ve bu ikinci seçenek bana daha yakın görünürdü hep.
*
Mutfak ise, beş yıldızlı otellerin mutfağıyla yarışacak durumdaydı. Babam bile oturmuş ince ince yaprak sarıyordu! Arada annemden fırçasını yiyordu tabi; Cevdet, daha ince sar şunları!
Babam sanki canından bezmiş bir cezalı gibi bakardı bu cümleyi duyduğunda, bir şey demezdi ama çok şey anlatırdı bakışları… Bu sarılan yaprakların yarısı küçük kardeşime giderdi, bozuk olmuş, bahanesiyle aşırırdı tek tek…
Her çocuğun eğlencesidir sanırım bu, pişmeden, anneye çaktırmadan yada bir tadına bakayım diyerek sarılan yapraklardan yemek…
*
Bayram en çok çocukken güzeldir, zaten. O zamanlar temizlik olimpiyatının baş yarışmacılarından olmazsınız. Sokakta dilediğinizce oynayabilirsiniz, o gün. Evde hazırlık vardır çünkü ayak altında dolanmamanız o gün sizden istenen tek şeydir. Sarılan yapraklardan aşırmanız biraz tepki görse de anlayışla karşılanır. Baklavanın hamurunun kabarmasını izlemek ise ayrı bir zevktir. Tek sorun temizlenen bir yere, basmanızdır. O da çabucak unutulur zaten siz basar basmaz ortalardan toz olursunuz.
*
Bayramlar çocukken yeni bir elbisenin de müjdecisidir, sizin için… En sevdiğiniz bir kıyafeti aldırabilirsiniz. Bayramdır, o gün herkes çocukları sevindirmek için çalışır.
*
Erkenden yatarsınız, arefe denilen ve size bayramı, harçlığı, yeni elbisenizi giyeceğiniz günün sabahını müjdeleyen bugünün gecesinde.
*
Bir an önce sabah olur, sizin isteğinizde odur. Erkek çocuğuysanız, bir sevinç daha vardır sizin içinizde “Bayram namazı.” O kalabalık avluda babanızla beraber saf tutmaya gidersiniz, minik adımlarınızla. Bayram harçlığınız ise çoktan yeni pantolonunuzun cebinde yerini almıştır.
Kız çocukları ise babalarının namazdan dönmesini bekler, bayramlaşmak için. Bayram sabahı genellikle kabalık ve ayrı bir tatlıdır kahvaltı. Kahvaltının hemen ardından koşar adım çıkarsınız evden. Mahalleliyle bayramlaşacak, elinizdeki poşeti şekerle dolduracaksınızdır. Belki de biriktirmek yerine yemeyi tercih edeceksiniz.
*
Diğer aile büyüklerinizde ellerini öpmeniz karşılığında size verecek harçlıkları bir mendil içine hazırlamış sizi bekliyorlar… Bayram harçlıklarınızın harcanacağı yer ise belli; Luna park!
*
Doyasıya bir şölendir, her çocuk için bayram.
*
Aile olmanın en derin hissedildiği, bu bayram sabahı hayatta olmayan yakınlarımızın bir kez daha rahmetle anıldığı, sevildiğini hissetmenin neşesi, kapıyı çalacak birkaç dost beklemenin heyecanı bir başkadır.
*
Aslında, her şey zamanında yaşandığında tatlanır.
*
Büyüdükçe bayramlar anlamını yitirir. Önce harçlık verenleriniz yok olur ve harçlık istenen taraf olursunuz bir anda. Bu apayrı bir gururdur ama bayram harçlığı aldığınız dönemki neşe yoktur. Sonra bayram elbisesi alma gereği duymamaya başlarsınız ve günümüzde olduğu gibi aileniz yerine sahilde geçirmeyi tercih eder olursunuz…
*
Modernleşen dünya tüm geleneklerin tadını tuzunu da kaçırır böylece. Bir bayram mesajı atarsınız”toplu” , tatile gitmek üzere bindiğiniz otobüsten içiniz rahatlar. Peki, el öperek bayramlaşmanın yerini, yapılan eşsiz muhabbetlerin yerini tutar mı bir SMS ?
*
Ben bu düşüncelere dalmışken, farkettim de bayram şekerimiz yok. Bir koşu gidip alayım bari… Temizlikten de kurtulmuş olurum biraz. Sanırım bayramın en sıkıcı tarafı, bu bayram temizliği!
*
İYİ BAYRAMLAR…
Bu bayramda sadece yakın akrabalarımızı değil, çocuk esirgeme kurumlarındaki kardeşlerimizi, huzur evlerindeki büyüklerimizi, bu vatan için canını vermiş olan şehitlerimizi, mezarlarında dua bekleyen tüm ölmüşleri de hatırlamak dileğiyle…